Tulüat (Tuluat), Karagöz ve ortaoyunu’nda olduğu gibi, önceden yazılmış bir metne dayanmadan ama örgüsü önceden bilinen, oyuncuların bu örgüye göre o andaki buluşlarıyla konuşarak geliştirdikleri halk tiyatrosu türüdür.
Tuluat, halk tiyatrosundan doğan, doğaçlama ve taklit unsurlarını barındıran bir tiyatro türüdür. Önceden belirlenmiş bir metni olmayan tuluatta, oyuncular sahneye çıkar ve o an aklına gelenleri doğaçlama olarak sergilerler. Taklit, hiciv ve mizah unsurları tuluatta ön plana çıkar.
Genellikle İstanbul’da 19. yüzyıldan itibaren sergilenmeye başlandı.
Tuluatın Özellikleri:
- Doğaçlama: Tuluatta önceden belirlenmiş bir metin yoktur. Oyuncular sahneye çıkar ve o an aklına gelenleri doğaçlama olarak sergilerler.
- Taklit: Tuluatta taklit önemli bir yer tutar. Oyuncular, farklı karakterleri, tipleri ve sesleri taklit ederek izleyiciyi güldürmeye çalışırlar.
- Hiciv: Tuluatta hiciv unsuru da sıklıkla kullanılır. Oyuncular, güncel olayları, politikacıları ve toplumdaki aksaklıkları hicvederek eleştirirler.
- Mizah: Tuluatın temel amacı izleyiciyi güldürmektir. Mizah, oyunun ana eksenini oluşturur.
- Halk tiyatrosu geleneği: Tuluat, halk tiyatrosu geleneğinden doğmuştur. Bu nedenle halk tiyatrosunun birçok özelliğini taşır.
- Seyirciyle etkileşim: Tuluatta seyirciyle etkileşim önemli bir yer tutar. Oyuncular seyirciyle doğrudan iletişim kurar ve onları oyuna dahil ederler.
Tuluat Örnekleri:
- Karagöz-Hacivat
- Orta oyunu
- Meddah
Tuluatın Önemi:
Tuluat, Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir rol oynamıştır. Doğaçlama, taklit ve hiciv unsurlarını Türk tiyatrosuna kazandıran tuluat, günümüzde de birçok tiyatro oyununda kullanılan bir tekniktir.
Tuluat Hakkında İlginç Bilgiler:
- Tuluat kelimesinin Arapça kökenli olduğu ve “doğaçlama” anlamına geldiği düşünülmektedir.
- Tuluat ilk olarak 16. yüzyılda ortaya çıkmıştır.
- Tuluatın en önemli temsilcileri arasında Karagöz-Hacivat, Köyceğizli Ali Efendi ve Şemsi Efendi yer alır.
- Tuluat, günümüzde de bazı tiyatrolarda ve televizyon programlarında kullanılmaktadır.
Tuluat tiyatrosunun önemli temsilcileri arasında;
- Kavuklu Hamdi Efendi,
- Kavuklu Abdi (Abdürrezzak) Efendi,
- Kel Hasan,
- Naşit Özcan,
- İsmail Dümbüllü,
- Muammer Karaca ve
- Münir Özkul
ilk akla gelenlerdir.
Tulûat tiyatrosu hemen her dönemde aydın çevrelerde pek hoş karşılanmamıştır.
Bunun sebebini, Tulûat tiyatrosunun gittikçe düzey yitiren ve bayağılaşan uygulamalarında değil, daha ziyade oyuncuların ve kantocuların polisiye olaylara yol açmalarında aramak gerekir. Kültürsüz, zayıf karakterli, basit ve kaba sözlerle seyirci karşısına çıkan oyuncu ve kantocular, devrin ileri gelenlerinden birinin himayesine sığınıp, onların keyfi için oynamışlar; ancak gençlere de kötü örnek olmuşlardır.
Böylece seyirci giderek ayağını Tulûattan çekmiş, özellikle Cumhuriyet’ten sonra güçlü oyuncular görev almak istemedikleri için, bu tiyatro dalı kültür hayatımızdan hemen hemen silinmiştir.
Tuluat tiyatro türünün ustalarına bakacak olursak; Zihni Göktay ve Ferhan Şensoy isimleri karşımıza çıkar.
Tulüat (Tuluat) Tiyatrosunda Anahtar Verme:
Sözlü ve karşılıklı söyleşmeli oyunlarda karşıtlıklardan yararlanılırdı. Bunlarda, “dişi konuşan” diyebileceğimiz kişi, karşısındakine nükte yapma fırsatı verir, lafı söyleşmeyi açar. Buna Tuluat tiyatrosunda “anahtar vermek” denilir. Karagözde Hacivat, Ortaoyununda Pîşekar, Kukla ve Tuluat tiyatrosunda İhtiyar Efendi bu türlü dişi konuşan kişilerdir.
Buna karşılık “erkek konuşan” diyabileceğimiz, cevap veren, laf yetiştiren, Karagözde Karagöz, Ortaoyununda Kavuklu, Hokkabazda Yardak veya Yardakçı, Kukla ve Tuluat oyununda İbiş ve Komik’tir.
Tuluat, Türk tiyatrosunun önemli bir parçasıdır. Doğaçlama, taklit ve hiciv unsurlarını barındıran tuluat, izleyiciyi güldürmeyi ve eğlendirmeyi amaçlar. Tuluatın Türk tiyatrosunun gelişmesinde önemli bir rol oynadığı ve günümüzde de hala kullanılan bir teknik olduğu unutulmamalıdır.