Minyatür Nedir?
Minyatür, bir resim çeşididir. Eskiden Doğu’da olsun, Batı’da olsun el yazması kitapları süslemek İçin renkli resimleri yapılırdı.
Minyatür, incelikle ve ustalıkla işlenmiş küçük boyutlu resimlere ve bu resim yapma sanatına verilen isimdir.
Batı’da, «minyatür», Doğu’da «nakış» diye adlandırılan bu renkli resimlerin kendisine has bir yapılış tekniği, bir üslubu vardı.Minyatürlerin göze çarpan ilk özelliği canlı renkleri, mesafelerin belirtilmemesi, şahısların ve başka şekillerin birbirini kapatmayacak şekilde dizilmesi, arka planda olanların, sayfanın üstünde gösterilmesi, ışık ve gölge oyunlarına asla itibar edilmemesidir.
Minyatür son derece sabırlı, ince çalışma isteyen bir sanattır. Bizde «nakkaş» diye anılan minyatürcüler, genel olarak İncecik fırçalarıyla önce yapacağı resmi taslak olarak çizer, sonra boya ile renklendirirdi. Yapılan yeni araştırmalar minyatürün bir Türk sanatı olduğunu ortaya koymuştur. Orta Asya’da yaşayan Türkler minyatür yapmasını biliyorlardı.
Uygur sanatçıları vasıtasıyla minyatür, Orta Asya’dan Çin’e geçmiş, yine aynı sanatçılar İslam ülkelerinde de çalışmışlardır. Bu arada İran’da çalışan Türk minyatürcülerin değeri bütün dünyaca kabul edilmiştir. Bunların başında Pir Ahmet ve talebesi Bihzad, Mir Musavvir ve diğerleri gelir. Türkler Selçuklu ve Osmanlı devirlerinde de minyatüre önem vermiş, bu alanda mükemmel eserler meydana getirmişlerdir.
Minyatür sanatının özellikleri nelerdir?
- Minyatürde canlı renkler kullanılır. Resimde derinlik yoktur, öndeki ve arkadaki kişiler aynı büyüklükte gösterilir.
- İnsanlar ve nesneler yakınlık ve uzaklık belirtecek biçimde, perspektifsel olarak boyutlandırılamaz.
- Işık ve gölge yoktur.
- Minyatürlerde renklerin parlaklığı ve canlılığı çok dikkat çekicidir.
- Süs olma özelliğinin yanında renk kullanımı gibi kuralı yoktur.
- İlk minyatürlü el yazmaları XI. yüzyılın sonlarına aittir. İslam minyatür sanatının gelişiminde, Uygur resminin büyük etkisi olmuştur.
- Uygurlu ressamlar, IX. Yüzyıldan itibaren Bağdat, Meraga ve Tebriz’de minyatür sanatının öğretmişlerdi.
- Selçuklular, İlhanlılar ve Osmanlı Devleti bu sanatın gelişmesine büyük katkıda bulunmuşlardır. İlhanlılar döneminde dinî kitaplar minyatürlerle süslenmeye başlanmıştır. Selçuklular Bağdat’ta ilk İslam minyatür okulunu açmışlardır.
- Osmanlılar döneminde ise Baba Nakkaş, Nakkaş Osman, Levni gibi büyük minyatür ustaları yetişmiştir. Minyatürler, hikâye, şiir ve tarihin adeta canlı birer tercümanı gibidir. Yapıldığı tarihin göstergelerini, izleri taşır.
- Bir minyatüre bakarak, sanatkârın içinde yaşadığı toplumunu örf ve âdetlerini, bazı değer yargılarını, giyim kuşamlarını, mimari yapılarını öğrenmek mümkündür. Çünkü minyatürler, hayatın birer kopyasını gelecek nesillere ulaştırırlar.